26 Kasım 2017 Pazar

Mim, 'Tozlu ve yıkık blogların temizliği'

Sevgili  Momentos un  çok önemsediğim bir konudaki mim yazısını okudum.Çok düşündüğüm ve üzüldüğüm bir konu idi.Bir zamanlar düzenli yazılarını yazan ,bizim bloglara güzel yorumlar bırakan blog dostlarımızın birden bire bu ortamdan çekip gitmeleri...2008 de önce blogcuda 2009 dan bu yana da bloggerda blog yazmaya çalışan; 2011 den bu yana da çeşitli teknik sorunlardan blogları tıkanmış tekrar tekrar blog açmış ,çoğunlukta eski hevesini yakalayamadığından seyrek yazar olmuş ben buraları tamamen terk etmeyi hiç düşünmedim.İzlediğim blogları zamanım elverdiğince okumaya devam ettim, zaman zaman da yorular yazdım.Yayın hayatını durduran ,tamamen silen dost bloglarını göremeyince çok üzüldüm ve de merak ettim.Yukurda sözü edilen "Mim " konusu bu ;ben de bir liste yayınlıyorum bu blog dostlarım neden yoklar diyorum. 
      Blog yazmaya ara veren ya da blog yazmayı bırakan dostlarımıza hitaben belirlenmiş bir mim konusu bu.
  • Önceden takip ettiğimiz ve sonrasında sessizce bırakılan ya da kökünden silinen blogları tespit ediyoruz. 
  • Tespit ettiğimiz bu blogları sıralayıp hakkındaki fikirlerimizi yazıyoruz.
  • İsteğe bağlı olarak bu blogların yazarlarına ulaşıp hâl hatır soruyoruz.
  • Ve tabii ki yazının sonunda mimlemek istediklerimizi yazıyoruz.

1-http://ulusalbellek.blogspot.com/ Severek izlediğim ,görüş ve düşüncelerini çok önemsediğim bir blog tıkladığımda davet edelmemişsiniz ya da izin reddedildi yazısını gördüğümde üzülüyorum.Siyasi gündemi harika irdeleyen bir blogtur.

2-http://gugukusu.blogspot.com.tr/ blog var uzun zamandır yazı yok ;bir yıl önce kısacık yazı ile dönüyor sandım sevinmiştim.Kısa öz edebiyat yazıları güzeldi.

3-http://uygarradikal.blogspot.com.tr/Blogcudan tanıdığım dostum siyası ve edebi kısa öz yazılarını severek okuyordum bir yıla aşkın sürede blog var ama yeni yazı yok ,üzgünüm.

4-http://turuncugezegen.blogspot.com.tr/Genç blog yazarlarından günlüklerini ve gezi yazılarını severek okuyordum ;bazı şanssızlar ve sağlık sorunları yaşıyordu blog ve yazılar duruyor .Merak ediyorum sağlığına...

5-http://kendimiariyorken.blogspot.com.tr/ uzun zamandır yazmayan bir kardeşimiz ;sağlık sorunları ile boğuşuyordu .Blog var yeni yazı yok üzgününm.

6-http://ezgilimelodi.blogspot.com.tr/ Genç bir öğretmenin blogu ;günlüklerini severek okuyordum .blog var yeni yazı yok.

7-http://baykusgozuyle.blogspot.com/ Blog izin reddedenlerden üzgünüm yokluğundan.Sanat yazılarını severdim...

8-http://nesim-inewbahar.blogspot.com.tr/blog yazmayan genç şair dostum ,en eskilerden.diğer sosyal ağlarda görüşüyoruz ama blog yazılarını özlüyorum.blog var güncellenmiyor.

9-http://cobanyildizizuhre.blogspot.com.tr/Yine eski bir blog dost sosyal ağlarda görüşüyoruz ama blog yazılarını özlüyorum.Şiir ve anılarını severek okyordum.blog var yeni yazı yok.

10-http://birtekask.blogspot.com.tr/Sağlıklı beslenme konusunda ve yaşadığı ülkede görüp yaşadıklarını yazan sevgili doktorumuzun blogu.İki yıla yakın güncellenmiyor üzgünüm...

11-http://ruyalargercekoldu.blogspot.com.tr/Eski blog dostlarından öğretmen Dilek uzun zamandır yazmıyor.üzgünüm.Facebook da görüşüyoruz ama blog yazılarını özlüyorum.Eğitici gündemi izleyen yazıları blogda...

12-http://ruhgezginim.blogspot.com/ biirden bire yok olan blog.Edebiyat ,günlük anılar harika yazılar yok şimdi.kendisini de merak ediyorum.Üzgünüm.

13-ir-cafemelange.blogspot.com.tr Yazıları yok olan bloglardan

14 -http://lodoscu.blogspot.com.tr/ Çok sevdiğim felsefi konularda yazan blog dostum.Yazmyor artık ,blog yazıları duruyor zaman zaman uğrarım okurum yeniden...


İşte dostlar yukarda listelediğim blog dostlarımı arıyorum ...

Yazmak isteyen dostlarımın listesini okumak dileklerimle...Dilerim bloglarının kapısını açıp bize merhaba diyen dostlarımız olur...

24 Kasım 2017 Cuma

ÖĞRETMENİM

       
     
         Yıllar yıllar l önce bir kız çocuğu babasının elinden tutmuş okul yolunda ürkek tedirgin yürüyordu. Okul bahçesinde kendisi gibi onlarca çocuk vardı. Tek katlı L biçiminde okulun merdiven başında; ' işte senin öğretmenin' dedi, baba. Şık giyimli, simsiyah saçları arkaya özenle taranmış, uzuna yakın boylu, yakışıklı adam, onun öğretmeni. Elinden tuttu sıcak mı sıcak. Onca yıl geçti hala avuçlarında o sıcaklığı duyumsar. Taban tahtaları mazot kokan sınıf dedikleri odaya girdiler el ele. Sıralar ve kara tahtayla tanıştı, ardından birer ikişer kendi gibi ürkek, tedirgin gelen arkadaşlarıyla.

       Okullu günler. Önce büyük harfler öğretildi. Sonra sayılar. Okul numarasını baba ezberletmişti de; ya yazması. Ne kadar zor geliyordu sayıları yazmak, o 2 3 4 ne de zormuş. Büyük bir sabırla öğretiyordu öğretmen; okumayı yazmayı, matematiği. Doğru olmayı, çalışkan olmayı, Atatürk'ü. Yurdu ve sorunlarını hepsini, her bir şeyi öğretiyordu.

       Bir gün ne kadar sinirli bağırmıştı öğretmeni. Korkmuştu küçük kız. Ama dün söylenmiş gibi şu cümleyi hiç unutmadı; 'Çocuklar devletimiz o kadar borçlu o kadar borçlu ki. Bu borcu siz değil sizin çocuklarınız bile ödeyemez!' Ne kadar haklıymış öğretmen .Bugün, bırakın çocukları torunları bile ödeyemeyecek.

       Kız çocuğuna soruyorlardı 'ne olacaksın' diye. Tek yanıt, 'öğretmen' diyordu, kararlı ve mağrur bir edayla. Yakın akraba, eş dost hep öğretmen olacak kızım diye seviyorlardı. Okula gidinceye kadar evcilik oyunu oynayan çocuk, öğretmen ve müdürcülükten başka oyun oynamaz oldu. Kardeşini, arkadaşlarını sıraya diziyor, sınıfa alıyor, dili döndüğünce ders anlatmaya çalışıyordu.

       Ortaokula giderken de hep öğretmen olacağım dediğinde, bazı arkadaşları küçümsedi, dalga bile geçtiler. Yılmadı daha çok çalıştı derslerine. Hele okul müdürü demiyor muydu; 'sınıfta kalırsanız vatana, ulusa ihanet edersiniz!' Ne korkunç sözcüktü şu, 'ihanet!' Her duyduğunda irkiliyordu. Bir de, 'sınıfta kalmak!',oysa sınıf geçip öğretmen olmak, vatan borcu olmalıydı.

       Lise yılları da öğretmen olma hayalleri kurarak geçti. Bir gün çok sevdiği bir bayan öğretmeninin yürüyüş taklidini yaparken, omuzunda bir elin varlığını duydu. Döndü ve ne görsün ton ton okul müdürü, elinde harita koşa koşa dersten çıkmış. Dedi ki; 'Arzu, sen de öğretmen ol, öyle yürü!' Yakalanmaktan çok korkmuştu ama bu söz ona dua gibi gelmişti.

       Sonunda Eğitim Enstitüsüne( Bugünkü adı eğitim fak.) girdi. Yıllardır hayalini kurduğu öğretmenliği öğrendi. İdealist öğretmenliği öğrendi. Öğrencilerini en iyi nasıl yetiştirebileceğini öğrendi. Atatürkçülüğü, çağdaşlığı, devrimciliği, vatan ve ulusa yararlı insan yetiştirmenin erdemlerini öğrendi.

       Atandığı görev yerine gitmeden ;onu yetiştiren öğretmenlerinin elini öptüğünde şu duayı aldı 'elini öpen öğrencilerin bol olsun'(Yanlış anlaşılmasın el etek öpme değil) Gerçekten de yüzlerce yüzlerce öğrencileri elini öptü ve öpmeye devam ediyor.

       O küçük kız bugün yirbeş yıl tarih öğretmenliği yapmış emekli olmuş Arzu Öğretmendir. Adı emeklidir ama eğitime, öğretmeye her an devam ediyor edecektirdir de.

Arzu Sarıyer - 24 Kasım2008

26 Ağustos 2017 Cumartesi

26 AĞUSTOS 30 AĞUSTOS


         95 yıl önce bugün tepeleri ile ünlü Afyonkarahisar’da “Kocatepe”ye Başkumandan Mustafa Kemal Paşa , İsmet ve Fevzi Paşalar gece karanlığını yırtarak tırmanmışlardı.Saat 3.30…

Sakarya zaferinden sonra işte bir yıl geçmişti.Bir yıl içinde büyük bir titizlik ve gizlilikle hazırlanılmış olan taarruz zamanı gelmişti.


     Türk Ordusu Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Afyonkarahisar Kocatepe'den başlayan; Büyük Taarruz'dan dört gün sonra 30 ağustos 1922 de Dumlupınar'da, Başkomutanlık meydan savaşı ile Büyük zaferi kazandı.

       26 ağustos gecesi 3.30 da Başkumandan Mustafa Kemal Paşa,fevzi ve İsmet Paşalar Kocatepe'deydiler .Bütün Afyon ovası ayaklarının altındaydı. 5.30 da askerlere ateş emri verildi .Tek tek tüm mevziler ele geçirildi.

      Zaferi ”Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir .İleri!. komutunu alan "Kemalin askerleri " gerçekleştirmiştir. Emperyalizmin uzantısı Yunan ordusu kesin yenilgiyle yurdu terk etmiştiler.

       Ünlü yazar Falih Rıfkı Atay, şöyle demektedir ."Eğer bagımsız bir devlet kurmuşsak, özgür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak ,yurdumuzu batı'nın pençesinden ,vicdanımızı ve düşüncemizi de Doğu'nun pençesinden kurtarmışsak, bu topraklardan ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak ,nefes alıyorsak, hepsini, herşeyi ,30 ağustos zaferine borçluyuz!" 30 ağustos zaferini kim gerçekleştirdi Mustafa Kemal Atatürk!

17 Nisan 2017 Pazartesi

17 NİSAN !



17 Nisan Köy Enstitülerinin kuruluş bayramının 77 yıldönümünde Köy Enstitülü Öğretmenlerimi saygı ve özlemle selamlıyorum...Yaktıkları ışıklar sönmesin dileklerimle...
DİYOR Kİ TOROSLARIN SANA BENZEYEN YÜZÜ*
Onlar Anadolu'nun kara bağrında kara kuru ,çelimsiz çocuktular.Onların babaları ,dedeleri paşa,anneleri sultan değildi.Onlar gözlerini köşk kitaplıklarında açmadılar,onlar gözlerini saman sarısında ,tezek ahırında açtılar.Bir ışık doğdu onların çocukluklarında Anadolu'da; Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç ışığı ...Yirmi bir tane çoban ateşi ışıldadı ,yurdun dört etrafında ..Işıldadı yüzler,karanlık aydınlığa dönüştü; Onlar Mahmut Makal ,Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mehmet Başaran ,Dursun Akçam ,Pakize Türkoğlu oldular...Edebiyatımızda, sanatımızda, bilimimizde unutulmaz eserler verdiler...
Nerede çocuk gözlü tomurcuklar,ıslak çimenler
gökyüzünü yeniden yaratan kuş sesleri?
çicek sulayan,ocak tüttüren;
yaşamı nakışa,sevince dönüştüren
milyonlarca insan?..
Çığlıklardan ve acılardan
bir kül yığını bıraktı Hitler...
Gittikçe derine işleyen
kapanmaz yaralar Musolini
Onların yolunu tuttu işte bizdeki çömezler.
Nasıl alkışlamıştık Karl Ebert'i Hasanoğlan'da
lanetleyerek savaşı ve diktatörleri,
saçlarından tarihe
ışıklar düşüren Karl Ebert'i
Nasıl dokunmuştu açık hava tiyatrosunda
ışıltısına bin yılların.
Doğrulmuş nereye bakıyordu güvenle
İstasyon Tepesi'nden
Rodin'e merhaba deyip
Bozkıra Tohum Saçan Köylü Yontusu
Neler oluyor şimdi ülkede...
Neyin başkenti gayrı Ankara
Neden çekip gitti Karl Ebert
Sürüklenen kimlerdi Şevket Aziz Kansu'yla
Niçin yıkıldı Tohum Saçan Köylü
Özü öze bağlayann Tonguç nerede
Hürriyet,serbest seçim,demeokrası
Ya pis bir konu gibi yayılan korku'
Okuyor musun gazeteleri?
"Peker muzır faaliyetler ezilecek dedi"
"Sirer'e göre tehlike sanıldığından da büyük"
"korkunç ifşşaat: her köy kolhoz olacaktı..."
"Hasan Ali -Kenan Öner Davası..."
"Fesat yuvaları kapatılacak..."
Dünyada biten savaş bizde başlıyor sanki
Okuyor musun gazeteleri?
Bak ,ne diyor Marko Paşa'da
Sabahattin Ali:
"Tekrar yabancı sermaye köleliğine girmeyi özleyenler,
en iyi vatansever rölündeler...
On sekiz milyona irfan nurunu götürebilmek yolunu tutan
İçerde ve dışarda ,dostun düşmanın hayran olduğu hür
düşünce ve çalışma yuvaları,Köy enstitüleri,atılan
tırpanla,Ortaçağ müesseseleri haline getirilmek üzere"
Neleri biçecek daha o tırpan
Okur musun gazeteleri?
Susturuluyor ince hünerlerle
Türkülere yürüyen özsu
Ve Kızılcullu'da, Savaştepe'de,Ortaklar'da
Kostak kostak yere diz vuran özlem
Ve Arifiye'de ,Cılavuz'da ,Gönen'de
Patlayan güllere dönen sevgi
Susturuluyor tüm Enstitülerde
Binlerce kolla
Anadolu'ya sarılan imece
Umuda düşlere batırıyorlar dişlerini
Taç yapraklarına tanyerinin
ilk balyoz Hasanoğlan'a
Konma bülbül konma
kırık dallara
Diyor ki Torosların sana benzeyen yüzü
Diyor ki ardıcı, çamı, yarbuzu
Çok gördük ihaneti
Tanıktır zamananın kardeşi Deliorman
Serez çarşısında asıldı Bedreddin
Sivas çarşısında Pir Sultan
Diyor ki Prometheus yüzlü Tonguç
Rüzgar ne değin sert eserse essin
Dağ başlarında dimdik durur meşeler
Aksu'da limon ağaçlarını kestiler
Kanıyor Milo Venüsü'nün kırık kolu
yüreğime döküldü
Gelinlğini dokuyan ak çiçekler
Diyor ki zamana dayanıklı taşlar
gördük Mussolini'nin Hitler'in sonunu
Tekin değildir Anadolu
Pir Sultan ölür ölür dirilir
Senden de Hızır Paşa senden de
Gün gelir hesap sorulur.
*Mehmet Başaran "Sis Dağının Başında Borana Bak Borana"

21 Mart 2017 Salı

21 MART DÜNYA ŞİİR GÜNÜ



21 Mart Dünya Şiir Günü bildirisini, PEN 2017 Şiir Ödülü'ne değer bulunan Egemen Berköz kaleme aldı: "ŞİİR DOĞRUYU SÖYLER"
"Günümüzde insanlık sömürgeci kapitalizmin elinde usunu yitirmiş görünüyor.
Alevler arasında kalmış bir akrep gibi kendini sokup öldürmek üzere.
Üstünde yaşadığımız gezegenin tüm varlıkları, varsıllıkları yağmalanıyor.
Doğanın dengesi bozuluyor doymayan mideleri doyurmak için.
İnsanlar açlıktan ölüyor yoksul ülkelerde, halklar aldatılıyor, birbirine düşürülüyor.
Ve yalan bulutları yayılıyor milyarlar olan biteni görmesin, anlamasın diye.
Ülkemiz de payını aldı, alıyor elbet bu şeytansı kurgudan.
Kurtuluş Savaşı’yla, kurduğu Cumhuriyet’le tüm sömürge ulusların umudu olan ülkemiz bir büyük yalanın tuzağında kıvranıyorsa bugün, ondan.
İşte, bu karabasan ortamında tek umut şiirdedir.
Çünkü bir gezgindir şiir, bir araştırmacıdır.
İnsanın ve toplumun kılcal damarlarında gezinir, en eski çağlardan uzak geleceğe uzanır.
Gerçeği arar.
Bir büyücüdür şiir.
İnsanlığın en büyük varsıllığı dillerin sözcükleriyle güzellikler yaratır.
Çirkinliklere, kötülüklere karşı direnme gücü verir.
Bir bilicidir şiir.
İnsanlara gerçeği gösterir.
Şiir doğruyu söyler.
Yalan bulutları arasından bir ışık parlıyorsa,
Bilinsin ki o şiirdir."
Egemen Berköz
Tüm şairlerin, şiire gönül verenlerin ve şiirseverlerin günü kutlu olsun.

8 Mart 2017 Çarşamba

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

    


 Nesiller boyu aşağıdaki sözlerle kadın- erkek sözde eğitildi ;bu yüzden kadın ötekileştirildi ,dövüldü ,sövüldü ve öldürüldü...Bugün 8 mart "Dünya emekçi kadınlar günü" kutlama değil anma ve direnme günü...Anıyorum ,direniyorum...

"Kızını dövmeyen dizini döver.."
"Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik bırakma.."
"Pişmiş aştan, dövülmüş kadından zarar gelmez.."
"Üç öğün kötek, bir öğün yemek.."
"Dövülmeyen kadın, tımarsız ata benzer.."
"Dişi köpek kuyruğunu sallamazsa, erkek köpek peşine düşmez.."
"Avradın kazdığı kuyudan su çıkmaz.."
"Kadında vefa, borçluda sefa aranmaz.."
"Babaya dayanma, karıya güvenme.."
"Gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz.."
"Kızı serbest bırakırsan, ya davulcuya, ya zurnacıya varır.."
"Erkeğin iyisi işinden, kadının iyisi döşeğinden belli olur.."
"Erkek iş başında, kadın aş başında belli olur.."
"Her kadının pişirdiği yenilmez, diktiği giyilmez."
Avrat var, arpa unundan aş yapar; avrat var, buğday unundan keş yapar.."
"Her buluttan yağmur yağmaz, her karıdan oğlan doğmaz.."
"Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün.."
"Erkek olsun deli olsun, ekmek olsun kuru olsun.."
"Oğlan anası raf elması, kız anası ahır danası.."
"Kız elin, oğlan evin.."

24 Ocak 2017 Salı

UĞUR MUMCU


24 ocak 1993 .....Saygı ,sevgi ve özlemle anıyorum....
    
    Uğur Mumcu'nun hain terör ve tuzakla aramızdan ayrılışının yirmidördüncü yılı. Özlemle anıyoruz yine unutmadan, unutturmadan. Uğur Mumcu ile ilgili pek çok kitap, yazı yazıldı ama benim en çok severek okuduğum Sevgi Özel'in "Uğur Olsun!" adlı kitabıdır. Sevgi Özel kitapta hem Mumcu'nun  hayatını, hem mücadelesini öyküleştirerek anlatır. Ben de her 24 Ocak'da tekrardan okurum. Çocuk, genç, eş, baba Uğur Mumcu vardır bu kitapta, her yaşta halkının gözbebeği olan Uğur Mumcu. Sevgileri, tutkuları, herşeyi ile bizden biri Uğur Mumcu vardır bu kitapta...


Uğur Olsun/Sevgi Özel
Bilgi Yayınevi/Birinci ve İkinci Basım Ocak 2003/517 sayfa


Yaşantı