Yüce Atatürk 85 yıldır sevgi,saygı, özlemle anıyoruz... Minnetle,sonsuz...
Gidiyor, rast gelemez bir daha tarih eşine;
Gidiyor, rast gelemez bir daha tarih eşine;
Lozan Barışı’nın Türk Tarihi’nde ayrı bir yere sahip olduğuna işaret eden Atatürk, Türk Milleti için siyasi bir zafer teşkil eden bu antlaşmanın Osmanlı tarihinde benzeri yoktur. Milletimiz, bununla gerçekten iftihar edebilir ve Türk Milleti’nin yüksek bir eseri olan bu antlaşmanın yüksek kıymetini takdir etmesi lazım gelen gençliğin, bunu mazide yapılmış antlaşmalarla mukayese etmesi gerekir demiş ve Lozan Barışı’nın imzalandığı günün bir bayram günü olarak kutlanmasını istemiştir.
KUTLU OLSUN!
Değerlerin bozuk para gibi harcandığı ve bu hoyratlığın neredeyse hiç direnç görmediği 2023 Türkiye’sinde "Lozan Antlaşması "bir dik duruş anıtı olarak anımsanmalı, özümsenmeli ve rehberliğinden yararlanılmalıdır!
Yoksun ve yoksul (henüz uluslaşmamış) halkın savaş yorgunu da olsa dik durabileceğinin, onurunu ve gururunu her şeyin önüne geçirebileceğinin belgesidir Lozan!
Herşey güzel olsun!...
Arzu Sarıyer
Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk pırıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek, ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz!” Mustafa Kemal ATATÜRK
Bugün "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı",tüm çocuklarımıza kutlu olsun....Dünyada çocuk bayramı kutlayan tek ulus biziz.Yüce Atatürk ulusal egemenliğin ilan edildiği 23 nisan1920 Tütkiye Büyük millet Meclisinin açılış yıl dönümlerini Ulusal egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak ilan etmiştir.
Çocukluk günlerimizi anımsayalım,başlığımda belirtiğim gibi bugün 23 nisan neşe doluyor insan nakaratları olan güzel şiirler okurduk.gerçekten o günler de daha mı neşeliydik.yoksa çocuk aklı işte herşeyi neşeleniyor muyduk.
Anılar denizimde uzun yıllar öncesine dalacağım...1964 yılına gideceğim ,ilkokul ikinci sınıf olduğum yıl . Her 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı kutlamalarında hiç unutamadım iki bayramı bir arada kutladığımız o yılı. Ramazan Bayramı ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı . Neredeyse atmış yıl sonra 2023 yılında yine iki bayramı bir arada kutluyoruz. Yaştaşlarım hatırlarlar umuyorum. Bu yıla kadar hep merak etmişimdir tekrarını yaşar mıyım. İşta o gün geldi. 1964 23 Nisanı Ramazan Bayramı (O yıllarda resmi adı "Şeker Bayramı" idi ,12Eylülcüler adını değiştirmişler .)birinci gününde idi. Bu yıl üçüncü gün kutlanıyor. İlk iki bayramı bir arada kutlama gününde tüm ayrıntıları unutsam da iki bayram elbisemi, ve törendeki başarı ile oynadığımız rontumuzu hiç unutamam "Gülnihal "O güzel günün sabahında haftalar öncesi dikilen bayramlık elbisemi giymiştim;belden büzgülü bebe yakalı, arkadan bağlanan kuşaklı. O günlerde hayatımıza yeni yeni giren naylon elbiseler,beyaz zemin üzerinde bahar çicek motifli ,mor mor açan. (Hep aklımda ama tek fotoğrafım yok üzgünüm çok. Çok nadirdir o yıllarda fotoğraf çektirmek. ) Çekirdek ailede yapılan bayram kahvaltısından sonra bütün komşulara bayram ziyareti yapılmış;bayram harçlıkları,mendil, şeker,çikolatalar alınmış heyecanla eve dönülmüştüm. Heyecan öğle den sonra kutlanacak 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı için okulda toplanma heyecanı. Birinci sınıfı hiç hatırlamıyorum bayramlarda ne yaptık,belki de okuma yazma telaşından unuttum. İkinci sınıfa çifte bayramı hiç unutmuyorum , hele bayramlık elbiselerimi ve beyaz ayakkabımı. 23 Nisan ront elbisem de haftalar öncesi okulun belirlediği renk ve biçimde dikilmişti. Bizim sınıfın rengi eflatun !Çok sevmiştim .Belden pileli ,bebe yaka ve arkadan düğmeli. Başımızda iki yanı saten kurdele süslü şapka vardı. İlk ve son okul önlüğü dışında kıyafetle bayram kutladığım mıdır bilmiyorum, tüm ayrıntıları gözümün önünde o eflatun elbisenin... Nazilli Yeninahalle Fatih İlkokulu o yıllarda merkezdeki iki ilkokuldan sonra Üçüncü sırada yer alıyordu,bu bilgiyi sonradan öğrendim. Tören alanına bayrak ,filamadan sonra İlk Türkiye Büyük Millet meclisi binasının mukavvadan yapılmış maketini taşıyan beşinci sınıf öğrencileri girerdi,önünde "Egemenlik Kayıtsız şartsız milletindir"yazısı ile. O yıl maketin arkasından biz"eflatun elbiseliler yürümüş tören alanına girmiştik.Tören şiirler,rontlar,zeybek oyunları ile neşe içinde geçmişti.
O yıllarda her milli bayramlar çoşku ile neşe ile dolu dolu yaşanıyordu... Tören sonrası öğretmenimiz teşekkür ederdi,bayramda disiplin içinde olduğumuzdan ,görevimizi çok iyi yaptığımızdan. Ne çok sevinirdik...
Bu yıl Cumhuriyetmizin Yüzüncü yılını çoşku ile kutlamaya hazırlanırken 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramımızı ne yazık ki neşe dolu kutlayamayacağız...6 Şubat günü 11 ilimizde yaşanan deprem yıkımı ve acısı ile hüzünlü bayramlar olarak tarihteki yerini alacaktır... Diliyorum ve de umuyorum zaman en büyük ilaç olup yeniden hayat bulacağız yurdumuzun her köşesinde...KUTLU OLSUN!
ARZU SARIYER
23 NİSAN
Yirmi üç Nisan...
Yurdu koruyan
Yarını kuran
Sen ol çocuğum!..
Eskiyi unut,
Yeni yolu tut.
Türklüğe umut
Sen ol çocuğum!..
Bizi Kurtaran
Öndere inan.
Sözünü tutan
Sen ol çocuğum!..
Küçücüksün bugün,
Yarın büyürsün.
Her işte üstün
Sen ol çocuğum!..
Çalışıp öğren;
Herşeyi bilen,
Yurduna güven
Sen ol çocuğum
HASAN ALİ YÜCEL
Onlar Anadolu'nun kara bağrında kara kuru ,çelimsiz çocuktular.Onların babaları ,dedeleri paşa,anneleri sultan değildi.Onlar gözlerini köşk kitaplıklarında açmadılar,onlar gözlerini saman sarısında ,tezek ahırında açtılar.Bir ışık doğdu onların çocukluklarında Anadolu'da; Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç ışığı ...Yirmi bir tane çoban ateşi ışıldadı ,yurdun dört etrafında ..Işıldadı yüzler,karanlık aydınlığa dönüştü; Onlar Mahmut Makal ,Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mehmet Başaran ,Dursun Akçam ,Pakize Türkoğlu oldular...Edebiyatımızda, sanatımızda, bilimimizde unutulmaz eserler verdiler...
Nerede çocuk gözlü tomurcuklar,ıslak çimenler
gökyüzünü yeniden yaratan kuş sesleri?
çicek sulayan,ocak tüttüren;
yaşamı nakışa,sevince dönüştüren
milyonlarca insan?..
Çığlıklardan ve acılardan
bir kül yığını bıraktı Hitler...
Gittikçe derine işleyen
kapanmaz yaralar Musolini
Onların yolunu tuttu işte bizdeki çömezler.
Nasıl alkışlamıştık Karl Ebert'i Hasanoğlan'da
lanetleyerek savaşı ve diktatörleri,
saçlarından tarihe
ışıklar düşüren Karl Ebert'i
Nasıl dokunmuştu açık hava tiyatrosunda
ışıltısına bin yılların.
Doğrulmuş nereye bakıyordu güvenle
İstasyon Tepesi'nden
Rodin'e merhaba deyip
Bozkıra Tohum Saçan Köylü Yontusu
Neler oluyor şimdi ülkede...
Neyin başkenti gayrı Ankara
Neden çekip gitti Karl Ebert
Sürüklenen kimlerdi Şevket Aziz Kansu'yla
Niçin yıkıldı Tohum Saçan Köylü
Özü öze bağlayann Tonguç nerede
Hürriyet,serbest seçim,demeokrası
Ya pis bir konu gibi yayılan korku'
Okuyor musun gazeteleri?
"Peker muzır faaliyetler ezilecek dedi"
"Sirer'e göre tehlike sanıldığından da büyük"
"korkunç ifşşaat: her köy kolhoz olacaktı..."
"Hasan Ali -Kenan Öner Davası..."
"Fesat yuvaları kapatılacak..."
Dünyada biten savaş bizde başlıyor sanki
Okuyor musun gazeteleri?
Bak ,ne diyor Marko Paşa'da
Sabahattin Ali:
"Tekrar yabancı sermaye köleliğine girmeyi özleyenler,
en iyi vatansever rölündeler...
On sekiz milyona irfan nurunu götürebilmek yolunu tutan
İçerde ve dışarda ,dostun düşmanın hayran olduğu hür
düşünce ve çalışma yuvaları,Köy enstitüleri,atılan
tırpanla,Ortaçağ müesseseleri haline getirilmek üzere"
Neleri biçecek daha o tırpan
Okur musun gazeteleri?
Susturuluyor ince hünerlerle
Türkülere yürüyen özsu
Ve Kızılcullu'da, Savaştepe'de,Ortaklar'da
Kostak kostak yere diz vuran özlem
Ve Arifiye'de ,Cılavuz'da ,Gönen'de
Patlayan güllere dönen sevgi
Susturuluyor tüm Enstitülerde
Binlerce kolla
Anadolu'ya sarılan imece
Umuda düşlere batırıyorlar dişlerini
Taç yapraklarına tanyerinin
ilk balyoz Hasanoğlan'a
Konma bülbül konma
kırık dallara
Diyor ki Torosların sana benzeyen yüzü
Diyor ki ardıcı, çamı, yarbuzu
Çok gördük ihaneti
Tanıktır zamananın kardeşi Deliorman
Serez çarşısında asıldı Bedreddin
Sivas çarşısında Pir Sultan
Diyor ki Prometheus yüzlü Tonguç
Rüzgar ne değin sert eserse essin
Dağ başlarında dimdik durur meşeler
Aksu'da limon ağaçlarını kestiler
Kanıyor Milo Venüsü'nün kırık kolu
yüreğime döküldü
Gelinlğini dokuyan ak çiçekler
Diyor ki zamana dayanıklı taşlar
gördük Mussolini'nin Hitler'in sonunu
Tekin değildir Anadolu
Pir Sultan ölür ölür dirilir
Senden de Hızır Paşa senden de
Gün gelir hesap sorulur.
*Mehmet Başaran "Sis Dağının Başında Borana Bak Borana"
Uğur Mumcu'yu yitirmenin acısı derin, hüznü büyük. Ancak o kişiliği ile ödünsüz mücadelesi ile yaşıyor ve hep yaşayacak.
Özgürlükçüydü, adına özgürlük türküleri yakıldı. Hümanistti ardından yüz binler yürüdü. Yurdunun esenliği için savaştı, adına alçak gönüllü binlerce şiirler yazıldı.
Gece susar, evren karanlığından sızar ışık
Tan konuşur yaprak susar, kıpırtısı
Yangınlar, kasırgalar dibinden
Bir gün orman konuşur
Su susar bataklıkta
Baharda sel sel ve dağda
Çağlayan çağlayan konuşur
Halk susar
Ozan konuşur.
Tahsin Saraç
Bir coşku seli, bir öfke yıldırımı, Atatürk Cumhuriyeti'nin önde gelen savunucusu.
Kalpaksız kuvayımilliyecilerin son temsilcilerinden biri. İnançlı, dirençli, kararlı ve mangal yürekli.
Bir sabah sefasıydı. Günle barışık, güneşle uyanan, ışıkla aydınlanan, sağlam köklerini sımsıkı bağladığı, halk toprağı ile beslenen diri bir çiçekti.
Renkli kişiliği, bu kişiliği yaratan birikimimi sözüne yansırdı. Gür ve tok sesi, düzgün albenili konuşması vardı. O'na saldırgan, kavgacı, dili uzun diyeler vardı. Durup dururken kimseyle kavga etmedi, kimseye saldırmadı. Dili uzundu ama eli değildi. Eline, diline, beline, aklına sahip olup, kullanırken hiç çirkinleşmedi.
Bir kişiye yapılan haksızlığı bütün topluma yapılmış sayıyor "fikir sahibi olmadan" mangalda kül bırakmayanlara öfkesini gizleyemiyordu. Doğruyu arayıp, özgürlükleri savunduğu için alnı hep açık ve apaktı. Hiçbir zaman yılgın, karamsar, korkak, ürkek olmadı.
Şimdi Dünyada olup biten her şeyi farkına varmak, türlü oyunu bozup, Anadolu kardeşliğini yükseltmek var. Şimdi uğur Mumcu olmak var. Şimdi onun için mum yakmak var. Uğur Mumcu için mum yakmak demek: ömür boyu savunduğu fikirleri hayata geçirmek demek. Mumun etrafındaki titreşimlere bakıp duygulanmak yetmez. Yalnız mum yanmasın. "Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak; nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa."
Arzu Sarıyer