1 Mayıs 2020 Cuma

1 MAYIS




     Bugün 1 Mayıs İŞÇİ VE EMEKÇİ BAYRAMI” kutlu olsun. Emekten yana olanlara bayram gibi bayram olsun. “İşçinin Emekçinin Bayramı”Meydanlarda işciden yana emekten yana güç gösterisi.Emek; kol gücü, fikir gücü, sanat gücü...Bu bayram meydanlarda elele, omuz omuza emekten yana kutlanan bir bayramken ne yazık Dünyada çapında ilk kez Corona salgın hastalığı yüzünden balkonlarda kutlanan bir bayram oldu...
Atmışını aşan bir ömürde yaşanan her olayda anılar anıları canlandırıyor. Otuz yıl, kırk yıl bir çırpıda söyleniveriyor. Ya yaşananları konuşmaya, yazmaya kalkışırsak hangisinden başlayacağımızı bilemiyoruz.

     Ülkemizde hep yasaklı oldu 1mayıs bayramları. 12 Eylül öncesi yasaksız bir 1 mayıs bayramını öğretmenliğimin ilk yıllarında 1979 da yaşadım. Tös'den sonra en büyük öğretmen örgütü Töb-Der çatısında.Meslekğimde İlk yıllarda o kutsal çatıda bulunmak ne büyük ve güzel şansımış, sonraki yıllarda daha iyi anladım. Emeğin örgütlenmesi, güçlerin birleşmesi...
Tarihçesi en eski ilçelerden birinde görev yapıyorum. Merkez nüfusu az, köy nüfusu çok, her köyde ilkokul, büyük köylerde ortaokul var olan ilçe Afyonkarahisar 'ın Sandıklı İlçesi. Anadolu' da pek çok ilçe imarında olduğu gibi hükümet binası merkezde, yanlarında askeriye ve jandarma binaları ve okullar. Hükümet binasının tam karşısında yuvamız Töb- Der binası,tek katlı ahşap küçük bir dükkandan bozma. Sağlı sollu yanlardaki küçük dükkanlarda avukat dostlarımız vardı, rahmetle anıyorum. O küçük ilçenin küçük binasında büyük bir örgütlenme içindeydik. İki yüzü aşan sayıda Töb-Der üyesi öğretmenlerdik. Aynı çatıda iki grup vardı, o günkü adla fraksiyon: Devrimci Yol, Halkın Kurtuluşu. Harika fikir birliği içinde olan iki sol grup, seçim zamanı fikir mücadelesi verilir, seçimden sonra dostça kucaklaşılırdı. 


     O yıl 1 mayıs il il meydanlarda kutlama izini verildi. Bizim ilçeye en yakın iki ile Burdur ve Uşak'a bayrama gitme kararı alındı. Bir otobüs Devrimci Yol grubunda olan dostlar ve ben Burdur 'a, Halkın Kurtuluşu' ndan dostlar Uşak'a. Güle oynaya o sabah Burdur sınırına dayandık. Başkanımız bizimle can dostum İbrahim Gedik eşi Fatma Abla, çocukları Figen ve Tonguç. Kız Meslek Lisesi öğretmenleri, Sandıklı Lisesi öğretmenleri, merkez ilkokul öğretmenleri ve köylerden gelen öğretmenler kırk kişi. Şehire az kala aracımız durduruldu, kimlikler istendi çıkardık, baktılar polis memurları. Uyarılarımıza rağmen beş arkadaşın kimliği yoktu, üzgünüz... Eşim, arkadaşım, çocuğum dinlemedi memurlar. Miting bitinceye kadar polis karakolunda konuk olacaklarını söylediler . O yıllarda mavi mavi bize bakan Burdur gölüne baktık gülümseyemedik. Yolumuza devam ettik, şehrin girişinde araçtan indik. Çevre illerden gelen dost örgütleri bekledik. Cadde ve sokaklar kalabalıklaşıyordu. Yürüyüşe geçtik kocaman sopalarda dört metrelik afişimiz. Ağır sopaların birini can dostum Şerife Öğretmenimin eşi Ahmet Cin bey(Mekanı cennet olsun) taşıyordu. Diğerini hatırlayamıyorum, üzgünüm. Hatırladığım saatlerce Ahmet beyin taşıması, bir kere yoruldum demememesi. Sonraki yıllarda ne çok konuştuk, o vakur duruşu.. Yürüyüş konvoyunda biz yürürken çatılarda sivil, resmi pek çok görevini son derece düşkün kişiler çatılarda koşullanıp bol bol fotoğrafımızı çekiti. Bize de verselerdi o fotoğraflardan hatıra kalsaydı. Şimdi ne çok eksikliğini hissediyorum. Zuhal arkadaşım harika pozlar verdi, çekmeleri için işaret de verdi. Biz gülmekten yerlere yatamadık, arkamızdan gelen kalabalıklar izin vermedi. Burdur caddelerinde marşlar, türküler söyleye söyleye geldik meydana . Meydan doldu, Akdeniz sıcağı bastırdı. Kırmızı beyaz şapkalarımızı giydik, kırmızı...bayraklarla meydan gelincik tarlası gibi oldu. Konuşmalar , sloganlar, marşlar derken miting şölen havasında sürdü, bitti. 

     Tüm örgütler geldikleri gibi gitmek için caddelere doldurdular. Neden , niçin, nasıl olduysa egemen gücün sesleri "Hemen araçlarınıza binin Burdur'u terk edin" anoslarını duyduk. Hızla araçlarımıza ilerlerken olaysız geçen mitingde canları sıkılan toplum polisleri ellerinde copları arkamızdan koşmaya başladı. Araca zor bela bindik, kim var yok saymadan araç hareket ettik. Polis araçlarını arkada bırakıp Burdur çıkışa ilerledik (Afyonkarahisar yönü). Araçta arkadaşlar eksik , yanılmıyorsam başkanımız İbrahim bey arkadaşlarımızı bulmak için şehir içine döndü. Aracı mesire yeri sandığımız bir yerde durdurduk arkadaşlarımızı beklemek için. Mesire yeri sandığımız yer Burdur Hapishaesine ait bahçede, müdür ve personel bahar bayramı pikniği yapıyorlarmış. Araçtan indik az hava almak, bir yudum su içmek için. Okul müdürüm, nişanlısı ve ben gruptan beş on adım aralanıp piknik yapan gruba yaklaşmıştık. Sigara içiyorduk, belki de ateş istemek için yaklaştık. Israr etti grupta sonradan hapishane müdürü olduğunu öğrendiğimiz cesur insan bir bardak çay içmemiz için. Bir yudum almamıştık ki çayımızdan otobüs etrafında bağrışmalar. Polis elinde cop vuruyor önüne kim denk gelirse, aynı anda bağırıyor "Nedir sizden çektiğimiz, akşama kadar sıcakta piştik" "Defolun gidin... " Herkes otobüse bindi ard arda cop eşliğinde. Biz donduk kaldık otobüse yürüsek hareket etti, binemiyeceğiz. Binen arkadaşlar kaldı diyemediler. Biz bağıramadık durun diye. Bir kaç adım atsak copları başımızda paralayacaklar. Bekledik, polisler araçları ile bizim otobüsün ardından Burdura döndü. Pikniğini yarıda bırakan hapishane müdürü özel aracı ile bizi otobüsmüze yetiştirdi. Yıllardır minnetle anarım... Başkanımız İbrahim bey Burdur 'da kalan arkadaşları taksiyle getirdi. Örgüt eksiksiz otobüste buluştu. Bütün yaşadıklarımızı en iyi gözlemleyen hatta savrulan coplardan paylar alan başkanımızın çocukları on yaşında kızı, sekiz yaşında oğlu hiç unutamadılar. Anı anına her birlikteliğimizde aynı heyecanla anlatılar, sonraki yıllarda...
Çok yorulmuş, çok acımıştık. Burdur göl kıyısına gidip balık yemeden dönenemedik. Afiyetle yedik... Kim daha devrimci yarışına giren dostlar eleştirmişler.Haklılar belki kendilerince; devrimci acıkmaz, üşümez, yannaz, sevmez, süslenmez, gülmez, ağlamaz...

Kırbir yıldır her 1 mayısta 1979 1 Mayıs İşçi Emekçi Bayramını anarız, hem güler hem de ağlarız. İnsanız biz...
1 Mayıs 2020 Denizli
Arzu Sarıyer

2 yorum:

  1. Arzu'cuğum ne günler yaşamız:( çoğu üzücü, o polisler de emir kulu belki şimdi çoğu o gün o copladıkları için bin pişmandır, vicdan azabı çekiyordur, yıllar önce de hep polis coplardı, yıllar sonra da yine coplanıyor insanlar, yahu bir durun, bir coplamayın, kutlasınlar işte ne olacak sanki? Tepeden emir gelmese olmaz, iş tepedekilerde bitiyor. İnşallah bir gün hiç kimse coplanmadan 1 Mayıs'lar kutlanır.
    Sevgilerimi bıraktım Arzu'cuğum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müjdeciğim çok teşekkürler değerli yorumun için.Bu çağda insanın ağrına gidiyor,insan insana maddi manevi şiddet.Çok sevgiler benden de...

      Sil